...no matter how much or how often people hurt each other, loving someone is never a waste.
aynı isimler, apayrı hayatlar. yaşanan pek çok tesadüf bu iki karakteri bir araya getiriyor ve aynı evde yaşamaya başlıyorlar. ikisinin de hayatının derinliklerine inerek onları yakından tanıyoruz.
karakterler gerçekten insanmış gibi dokundu bana. aldıkları kararlar mükemmel değildi, hepsi hatalar yaptı. yanlış kişiye aşık oldular. ilişkiler bitti, ilişkiler başladı. yaşanan aşklar karmaşıktı, toksikti. sevilmek için ihanet ettiler, kendinden vazgeçtiler. sustular, kaçtılar. her şeye rağmen hayat bir şekilde devam etti. seyir zevki veren etmenlerden biri de buydu: tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, her şey mutlu sonla bitemez.
ne kadar sevsen de sevgi her zaman yeterli gelemez.
izlemeye başladığım andan itibaren kim olduğumu çok iyi biliyordum: hassas, sevilmek için çabalayan, neşeli, kendinden ödün veren, herkese yetmeye çalışan ve en sonunda kendini sorgulayarak bencil olduğuna inanan hachi'yim. onun dünyası bana o kadar tanıdık geldi ki, sanki onun günlüğünü okuyormuşum gibi hissettim. hachi'yi izledikçe, onun hislerini hissettim. onunla beraber ağladım, onunla beraber mutlu oldum. aldığı her yanlış kararda ona kızmak istedim ama yapamadım. onun sayesinde eskiden farkında olmadığım, sebebini bilmediğim duyguların derinliğini yavaş yavaş anlamlandırmaya başladım. kendi geçmişimle yüzleştim. "ben de böyle hissetmiştim." diyebildiğim anlar beni bu animeye daha da bağladı.
nana benim için sadece bir anime değildi, içsel bir yolculuktu. belki de kendi nana'mı arıyordum, ya da zaten onlardan biriydim.
Nana izleyen biri beni çoook mutlu etti
Birkaç bölüm izlemiştim kaldı öyle devam etmeliyim belki😭